Nutuk Hakkında Bir İnceleme

Nutuk 1927 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası kurultayında beş günlük bir sürede okunmuş daha sonra kitap haline getirilmiştir. Yazımı 3 ay sürmüştür. Yazımı sırasında pek çok belge kullanılmış, bu belgelerin okunması sırasında kurultaya sunulduğunu da Nutuk’ta görüyoruz. Ayrıca telgraflara da sıkça yer verilmiştir.
“1919 senesi Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım” sözleriyle başlayan Nutuk ilk bölümde anlatılanların daha iyi kavranması maksadıyla ülkenin vaziyetini anlatarak başlar. Üçüncü Ordu müfettişi olarak atanmasının nedenini, yetkisi altındaki birlik ve komutanları hakkında ve diğer müfettişlikler hakkında bilgi vermektedir. Halkın durumunu “yorgun ve fakir” padişahın durumunu “Kendini ve tahtını kurtarmak için alçak tedbirler araştırmakta” hükümetin durumunu ise “aciz, haysiyetsiz ve korkak” olarak özetlemektedir. Azınlıkların kurduğu cemiyetler ve kimler tarafından desteklendiğini açıkladıktan sonra bunlara karşı kurulan Müdafaa-i Hukuk cemiyetleri hakkında bilgi vermekte bunların siyasi amaç ve hedeflerini açıklamaktadır. Bu dönem de düşünülen üç farklı kurtuluş çaresinden bahsetmektedir: İngiliz mandasını istemek, Amerikan mandasını istemek ve bölgesel kurtuluş çarelerine başvurmak. Atatürk bu üç görüşe de karşı çıkarak kendi kurtuluş çaresini ileri sürüyor: Ya istiklal ya ölüm. Bu söz daha sonra milli mücadelenin parolası olacaktır. Bölgedeki birlikler ve cemiyetler ile iletişime geçerek örgütlenme başlatılmaktadır. Samsun’da güvenlik tehlikeye girdiğinden Havza’ya hareket kararı alınmıştır. Bu sırada da İstanbul’dan Anadolu’ya geçişler başlamıştır. Daha sonra Amasya’ya geçilerek burada Kurtuluş savaşı ve bağımsızlığı getirecek hareketlerin ilk adımı atıldı ve Amasya genelgesi yayımlanarak “milleti yine milletin kendisinin azmi ve kararlılığının kurtaracaktır” maddesi kurtuluş yolu olarak belirlenmiştir. Mümkün olduğunca miting ve gösteriler yapılması istenmiş, hareketin haksız konuma düşmemesi için şehirlerdeki gayrimüslim ve yabancılara karşı kötü muamele yapılmaması istenmiştir. 8 Haziran 1919 tarihinde Mustafa kemal İstanbul’a geri çağrılmıştır. Bu milli mücadeleye karşı yapılan ilk engellemelerden biridir. Daha sonra Sivas kongresini engellemeye çalışan Elazığ valisi Ali Galip gibi birçok kişi engellemelerde bulunmaya çalışmışlardır. Erzurum kongresinde Manda ve himaye reddedilmiş temsil heyeti kurulmuştur. Sivas kongresinde ise müdafaa-i hukuk cemiyetleri Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiş ve temsil heyeti üyeleri sayısı arttırıldığını görüyoruz. Bu safhadan sonra ise Büyük Millet Meclisi’nin açılışına kadar ki safhayı özetlememiz gerekirse Anadolu’da kararsız valilerin ikna edilmesi ve halkın aydınlatılmasının yanı sıra Anadolu hareketinin İstanbul’ca tanınmasını sağlamak ve Anadolu hareketinin yanına çekmektir. Ali Rıza Paşa hükümetinin kurulmasından sonra bu başarılarak Amasya görüşmesinde temsil heyeti ile Bahriye Nazırı Salih paşa ile temas kurulmuştur. 1920 yılında Ali Rıza paşanın baskılar sonucu istifasına kadar bu sürmüştür. Bu sırada Anadolu’da Kuvva-i Milliye ile askeri kanadın güçlendirilmeye başlandığını görüyoruz. Lakin Nisan 1920 tarihinde bir düzenli ordunun kurulmasının zaruri olduğu ortaya çıkmıştır. Meclisin kuruluşundan sonra bakanlar kurulunun oluşturulmasıyla birlikte iki şey için çalışmalar başlamıştır: Düzenli bir ordu kurulması ve sayıları giderek artan isyanlara karşı Hıyanet-i Vataniye kanunun çıkarılması ve İstiklal mahkemelerini kurulması. Ardı ardına çıkan isyanlar büyük sorun teşkil ettiğinden bastırılmasında güçlükler çekiliyordu. Demirci Mehmet Efe hakkında ilk sorunlarda bu isyanların bastırılması sırasında çıkmış olduğunu görüyoruz. 8 Kasım 1920 tarihli kararda düzenli bir ordu ve süvari birliklerinin kurulması kararlaştırılması artık Kuvva-i Milliye ile bir sonuç alınamayacağının anlaşılması ve Yunan ordusunun ilerlemeye başlaması ayrıca düzensiz teşkilat fikir ve siyasetini yıkma kararına” bağlıdır. Nitekim beş ay kadar sonra efelerin isyan etmesi ile isabetli bir karar olduğu görülmüş I. İnönü Zaferi ile ilk başarı sağlanmıştı. Çıkardığı kanunlar, yayınladığı genelgelerden sonra bu zafer Büyük Millet Meclisi’nin otoritesini daha da arttırmıştır. Londra Konferansı’nda ise kaçınılmaz olarak itilaf güçleri ve İstanbul meclisin varlığını kabul etmiştir. Delegeler henüz yoldayken tekrar bir Yunan taarruzu yaşanmasından Yunanistan’ın baskılar sonucu konferansa katıldığını gösteriyor. Bu taarruzdan yine bir sonuç alamadılar ve II. İnönü Zaferi kazanıldı. Bu dönemde artık meclis içinde de siyasi gruplaşmaların olduğu görülüyordu. Ayrıca meclis en ufak hatayı ve başarısızlığı şiddetle eleştirdiğini görüyoruz. Sakarya Savaşından sonraki taktiksel çekilmenin cumhuriyete, bağımsızlığa giden yoldaki son geri adım olarak görüyoruz. Daha sonra büyük bir seferberlik ile ordunun son bir taarruza hazırlanması ve Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutan olması ve tekâlif-i milliye emirleriyle birlikte rüzgâr tersine dönmeye hazırlanıyordu. 26 Ağustos sabahı başlayan genel taarruz ve 14 gün sonra İzmir’e giriş ile artık mücadelenin silahlı safhası sona ermişti. Mudanya mütarekesi ve ardında sancılı Lozan döneminden sonra artık tek bir amaç olduğunu görüyoruz: Küllerinden yeni, modern, bağımsız bir cumhuriyet kurmak. Cumhuriyetin ilanından sonra oy birliği ile Cumhurbaşkanı seçilen Mustafa Kemal artık modernleşme ve ilerleme için inkılaplar yapmaya başlayacaktır. Her dönemin muhalifleri gibi bu dönemin muhalifleri de çeşitli engellemeler için çaba sarf ettiler. 1924 yılında bunu bir suikast tertibi olarak görüyoruz. Daha önce yapılan engelleme çalışmaları gibi buda başarısız olmuştur.

Sonuç olarak Nutuk gericilikle, cehaletle, düşmanla, hainlerle; olmaz, yapamazsınız, başaramazsınız diyenlerle mücadelenin hikâyesidir. Sonunda yer alan gençliğe hitabe ile bu tarz engellemelerin daima olacağını kastederek gençliğin umudunu yitirmemesini söyler. Aynı zamanda Nutuk’un sadece kurultayda okunmak için kaleme alınmadığını gelecek nesillere bırakılan bir eser olduğunun bize gösterir. Nutuk umutsuzluğu kapılanlara hala ışık olan ilham verici bir eserdir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar