Birey Olarak Var Olduğunu Hissetmek

3 yıl önce Mayıs ayının 25'i, müzenin personel kapısından çıktım. Sadece karşıya baktım. Deniz ve Üsküdar. Kendimi boşluğa düşmüş hissettim. Hatırlıyorum "şimdi ne yapacağım?" diye sordum kendime. 10 aylık yoğun tempo bitmişti. Müze benim için çok şey ifade ediyordu. Müzeden sonra geldiğim her konumu müzenin sayesinde görüyordum. Müthiş bir aidiyetlik hissi vardı. Her şeyi müzede öğrenmişim gibi geliyordu bana yada buna kendimi inandırmıştım ama yanılmışım müzeden önce de bildiğim şeyler vardı ve müzede fark edilmemi sağlayan buydu. Kendimden bahsetmem istendiğinde müze fazlasıyla yer işgal ediyordu. Bir prestij meselesiydi. Dergilerde yazılar yayımlanmaya başladı. Tek başıma yaptığım çalışmalardı bunlar ama bir şekilde müzenin payı varmış gibi düşünüyordum ama pay sıfırdı. Zamanla müzeye aidiyet hissi yerine o tanıdık ve kıdemli olunan ortama özleme dönüştü. Baktım ki geriye bakarak ve peşimde bir gülle sürükleyerek yürüyorum. Eski hoş zamanlara odaklanmak önüme bakmamı engellemiş. Bir rüya aleminde süzülüyordum. Son 4 ayda bir şey beni uyandırdı. Çizmem gereken bir yolum vardı. İlerisini düşünmeliydim. Bunu yaparken insanlar bana destek  olurken ya da yanlarında olmamı isterken bunun sebebi müze tecrübesi değil onlara anlattıklarım, okudukları yazılarımdı. Sadece bilgi seviyem onların umrundaydı nerede çalıştığım değil ya da kimin yanında çalıştığım. Yaver değil Uğur karşılarındaydı ve Uğur olarak fikirleri ve neyi bilip neyi bilmediği önemliydi. İşte bugün bunu fark ettim. Geçmişe bakıp iç çekmiyorum, ileriye bakıp kendi irademle yolumu belirliyorum. Bugün güllemi bir kenera bırakıyorum ve diyorum ki başarılarım ve yaptıklarım müzenin değil kendi çabalarımın sayesindedir. Kendi şahsi bağlantı ve temaslarımın sonucudur. İleride de böyle olacak. Ve sözümü tekrarlıyorum: "Bir gün tekrar deniz müzesine gidersem yerim Süleyman Nutki salonunda kürsünün arkası olacaktır. Dinleyiciler arasında ya da en arkada ayakta duran adam değil."

Yorumlar

Popüler Yayınlar